• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/vehbiaksit
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=5321561576
  • https://www.twitter.com/vehbiaksit
  • https://www.instagram.com/vehbiaksit
  • https://www.youtube.com/channel/UC5S_skAvSgjSjx7-XW1KjAw
VEHBİ AKŞİT

Vehbi Akşit Çekmeköy Müftüsü

Kategoriler
Site Haritası
ŞİFÂ-İ ŞERİF DERSLERİ




Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Aile Hayatı

Fransızca Site

İngilizce Öğreniyorum
Kaleiçi Camii sanal tur
Adım Adım Hac
İbrahim Halveti
ibrahim halveti
Vav ve Elif

Elif'in kaleminden Deprem

17 AĞUSTOS 1999 MARMARA DEPREMİ


Tatil için İzmit'e dedemlere gittik. Dedem, bizim için evin üst katına bir teras katı yaptırmıştı. Yani biz geldiğimiz zaman, orada kalalım, rahat edelim diye.  Biz ailecek orada 15 gün kaldık. Ondan sonra Adapazarı'na Enver dedemlere gittik. Tekrar İzmit'e geldiğimiz zaman, babamın izni bitmişti. Afyon Başmakçı'ya dönmek zorundaydı. Annem de Matematik dersine çalışıyordu. Annem Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde okuyordu. Matematik dersini de Burak dayım biliyordu. Annem kalmak istedi. Babam da gönlü olmasa da annem ders çalışsın diye 15 Ağustos 1999 tarihinde gece trenle gitti.
 
İşte babam, yanımızda yokken, İzmit'te 17 Ağustos 1999 depremine yakalandık. Çok sevdiğim Yaşar dedem öldü.  38 saat sonra bizi kurtardılar. Annem, Esra ve Anneannem ile birlikte, dedemin yaptırdığı 7 katlı binanın üçüncü katında iken deprem oldu. Yaz günüydü. O gün
 
17 Ağustos 1999 gecesi, teyzemin oğlu Cömert abi gelmişti dedemin evine... Yatmak için teras katına çıktığımız zaman, Burak dayım ile Cömert abim ders çalışıyordu. Annem de onlara kolaylık olsun diye, "İsterseniz siz burada yatın, ders çalıştıktan sonra uyursunuz. Ben çocuklarla aşağı kata ineyim" dedi.  Onlar da tamam demişler. Ve biz böylece kendi elimizle, kendi irademizle alt kata indik. Deprem olacağını nereden bilebilirdik değil mi ama?
 
Ondan sonra, malum hadise oldu... Dedem bizi uyandırdı. Annem, beni ve Esra'yı kucağına aldı. Ben bir gürültü oluyordu. Ama ne olduğunu bilmiyordum. Dedem deprem oluyor, kalkın diye bağırdı. Bir daha dedemin sesini duyamadık. Üzerimize tonlarca ağırlık çöktü. Ama nasıl olduysa bir çekyatın L şeklinde üzerimize gelip bizi koruduğunu gördük. Annem sağ kucağına beni, sol kucağını Esra'yı almıştı. Annemin ayakları havaya doğru kalkmıştı. Biz o daracık yerde tam 38 saat hayat mücadelesi verdik. Bu arada artçı depremler oluyordu. Sarsılıyorduk. Acıkmıştık, susamıştık. Ama bize ne bir bardak su veren, ne de yemek veren vardı. Ben o zaman 5, Esra 2 yaşındaydı.
 
Babam, biz enkaz altında iken, Başmakçı'da imiş. Haber alınca, hemen komşumuz ve Müftülük Memuru olan Hüsamettin abi, Abdurrahman ve Hamdi Gönüllü abilerle arabayla İzmit'e gelmişler.
 
Murat dayım babamı aramış ve demiş ki: Enişte, annem, babam, Meral, Elif ve Esra ağır yaralı...  Ondan sonra, İzmit'te Sefa Sirmen tesislerinde buluşmuşlar. Fikret eniştem, babamı görünce ona sarılmış ve demiş ki: "Vehbi, başın sağolsun. Hepsini kaybettik." demiş. Yani bizden haber alamayınca, 7 katlı binanın altında sesimiz çıkmayınca artık bizim öldüğümüze inanmışlar.
 
Daha sonra, babam tabi ki bizler için çok üzülmüş. Bari cenazelerini alalım da son görevimizi yapalım demiş. 7 katlı binayı ve bizim kaldığımız teras katın yol ile aynı hizada olduğunu görünce olduğu yere yığılmış.
 
İşte o arada, Abdurrahman Gönüllü abi, yıkılan evin üzerinde dolaşırken Elif, Esra diye bağırırken, bizler duyuyorduk. Ama sesimizi duyuramıyorduk. Anneannemin sesini duymuş. Ve babam anneannem ile konuşmuş. Ondan sonra bizi oradan çıkarmak için, çok uğraşmışlar. Önce anneannem çıkmış, ondan sonra biz. Ben burada Hüsamettin Abime, Hamdi Abime ve Abdurrahman Gönüllü abilerime çok teşekkür ediyorum. Ben, kardeşim, annem ve ananem yaşıyorsak bunu Gönüllü kardeşlere borçluyuz.
 

İşte bizim oradan çıkarılıp, ambulansa bindirilirken Cemal KAPLAN abinin çektiği bu fotoğrafla biz meşhur olduk.
 
Annem hava sıcak olduğu için üzerimizdeki atletleri çıkarmıştı. Fotoğrafta gördüğünüz gibi, bizi kucağına alan Sevil yengemiz bizler ilgilenirken, annem hala enkaz altındaydı. İşte Esra'nın bu bakışı binlerce fotoğraftan biriydi.  Bu fotoğraf, 20 Ağustos 1999 Cuma günü bütün gazetelerde hemen hemen yayınlanmıştı.
Daha sonra görüştüğümüz Cemal KAPLAN bu resmi öyle dikkatli bir şekilde çekmemiş. Elif ile Esra ambulansa bindirilirken, elini havaya kaldırarak görmeden çekmiş fotoğrafı.
 
Bizi hemen bir hastaneye götürdüler. Çok sevinçliydik. Hemen konuşmaya başladık. Babam hemen yanımızdaydı. Sarıldık birbirimize, öptük doyasıya... Çok susamıştık, çok acıkmıştık. Bizim dudaklarımıza pamukla su verdiler. Yavaş yavaş suya hasretimiz bitti.
 
Biz hastanedeyken, annem ile babam da geldi.

Yorumlar - Yorum Yaz
30 Cüz ve Mesajlar
Ses Gazetesi Yazılarım
Hadislerle İslam
Günlük Program
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam72
Toplam Ziyaret3613427

Uymazsan Trafige

Dini Bilgiler
Google Translate
Her Güne Bir Ayet ve Hadis

Siyer Araştırmaları Merkezi



İslam Ansiklopedisi
Hava Durumu
Diyanet Namaz Sitesi
Diyanet PDF
Kuran Elif Bası