Bayraktar Bayraklının Yeni Bir Anlayışın Işığında Kuran Tefsiri
71. Ey kitap ehli! Neden hak ile
batılı karıştırıyor ve bile bile hakkı
gizliyorsunuz?
Bundan önce kitap ehline, niçin
bilmeden tartışmaya girdikleri ve bildikleri halde Allah'ın ayetlerini niçin
inkar ettikleri sorulmuştu. Burada ise, hak ile batılı niçin birbirine
karıştırıp hakkı gizledikleri sorulmaktadır.
Ayeti üç kısma
ayırabiliriz:
(Niçin hakkı batıl ile
karıştırıyorsunuz?)
Ayetin bu bölümünde yer alan j4
(lebese) kelimesi, bir meseleyi şüpheli duruma getirip içinden çıkılmaz hale
sokmak için karıştırmaktır.
(lebise) kalıbından alınınca,
elbise giymek anlamına gelir.
Erkek-kadın ilişkisi için
kullanıldığında, bir zaman beraber olmayı ifade
eder.
(elbese) kalıbından karıştırmak, karışmak,
şüphelenmek, bir şeyin bir şeyi örtmesi, bürümesi anlamına
gelir.
yâ (lebûs) kalıbından alınınca,
zırh, elbise, ilaç fitili manasına gelir.
1. Şüphe
etmek
En'am/9'da mazi ve hal sigası
ile kullanılmakta ve şüpheye düşürmek, şüphe etmek anlamını ifade
etmektedir:
(Eğer peygamberi bir melek
kıl-saydık, elbette onu insan suretine sokar, onları yine düşmekte oldukları
şüpheye düşürürdük). [En'am/9]
Şüphede, bir karıştırma vardır.
Net olmayan ve karıştırılan bir yerde veya konuda şüphe ortaya çıkar. Bu anlamda
karıştırma önce, şüphe sonra olmaktadır. Yorumunu yapmakta olduğumuz Âl-i
İmran/71'de hak ile batılı karıştırmak, şüphe meydana getirmek, şüpheye
düşürmek veya düşmektir. Bu anlamıyla kelime, beyinsel bir faaliyeti; beyindeki
karıştırma eyleminin hak ile batıla yansımasını, onlara giydirilmesini ifade
eder.
2.
Bozmak
En'am/137'de karıştırıp bozmak
şeklindeki bir karıştırmayı ifade etmektedir. Bu ayette de kelimeye -din
kelimesiyle bir arada kullanıldığı için- rahatlıkla bozmak anlamı
verilebilir:
(Bunun gibi ortaklan,
müşriklerden çoğuna çocuklarım öldürmeyi hoş gösterdi ki, hem kendilerini
mahvetsinler, hem de dinlerini karıştırıp
bozsunlar).
Dinin safiyetini yanlış
hükümlerle bozmayı ifade eden bu kelime, bütün hatalardan arınmış olan dine,
yanlışlardan örülmüş beşerî düşünce elbisesini giydirme eylemini ifade etmek
için kullanılmaktadır.
3.
Karartmak
En'am/82'de kelimeye,
'karartmak' manası verilebilir:
(İmana ermiş olan ve zulüm
işleyerek imanlarını karartmayanlar...) [En'am/82]
Aslında imanına zulüm, yani şirk
karıştıranlar, imanlarını karartmaktadırlar.
4.
Ayırmak
En'am suresinde lebese
kelimesinin sosyolojik manasına, yani toplumun fırkalara ve gruplara ayrılmasına
işaret edilmektedir:
(De ki: "O1-nun sizin üstünüzden
ve altınızdan azap göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize
hıncım tattırmaya gücü yeter"). [En'am/65]
Ayetteki 'ayırmak' maddî değil,
sosyolojik manada alınmalıdır.
5.
Takınmak
(Denizi de yarannıza sunan
O'dur, ondan taptaze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için).
[Nahl/14]
Bu ayette, süs eşyasını takınmak
anlamında kullanılmaktadır.
6.
Giyinmek
Kehf suresinde şöyle
buyurulmaktadır:
(İnce ve kalın ipekten yeşil
elbiseler giyecekler). [Kehf/31]
7. Elbise ve
örtü
Libas kalıbında maddî ve manevî
elbise anlamını ifade etmektedir.
a. Takva
elbisesi
(Takva elbisesi her şeyin üstündedir).
[A'raf/26] Katade'ye göre takva elbisesi ile iman, İbn Abbas'a göre iyi amel
kasde-dilmiştir. Ayrıca, takva elbisesi ile iffet ve tevhidin kasdedildiğini
söyleyenler de vardır. Netice olarak, takva
elbisesi ile insanı şeytanın ve nefsin etkisine karşı koruyan imanın ve iyi
amelin kasdedildiğini söyleyebiliriz.
b. İffet ve namus
elbisesi
(Kadınlar sizin için bir elbise
gibidirler ve siz de onlar için bir elbise gibisiniz).
[Bakara/187]
Buradaki elbise kelimesi, mecazî
manada kullanılmakta olup iffet ve na-mus'u ifade etmektedir. Haya, iffet ve
namus kan-koca arasındaki ilişkiyle bir elbise şekline bürünür ve insana
giydirilir.
c. Açlık ve korku
elbisesi
(Allah bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke
güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar
Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından
ötürü açlık ve korku elbisesini tattırdı). [Nahl/112]
Buradaki açlık ve korku
elbisesi, tamamen psikolojik, ekonomik ve sosyal vakıayı ifade etmekte olup
"açlık ve korkuyu tattırdı" anlamına gelmektedir.
Furkan/47 ve A'raf/27'de geçen
libas kelimesi, örtü manasını ifade etmektedir. Mecazî anlamda, gecenin
insanlar için bir örtü olduğu ifade edilir.
8.
Zırh
(Ona, savaş sıkıntılarınızdan
sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik).
[Enbiya/80]
Bu ayette lebus kalıbında
geçmekte ve zırh anlamını ifade etmektedir. Yorumunu yapmakta olduğumuz Âl-i
İmran/7rde ise karıştırmak anlamına gelmekte; Allah'ın indiridği vahyin yerine
beşerî düşünceyi koyarak vahyi bozmak anlamını ifade etmektedir. Hak, kalıcı ve
kalitesi mükemmel olan şeyi ifade ettiğine göre, ayetteki lebûs (karıştırma),
ona sahte olanı katarak ayarını düşürme eylemidir.
Haktan şüphe etmek veya hakka
şüphe karıştırmak, hakka batılı giydirmektir. Hakka batılı giydiren kimseler,
bilgisizce tartışmaya giren, başkasını yoldan çıkarmak isteyen, ama sadece
kendilerini yoldan çıkaran, bile bile Allah'ın ayetlerini inkar eden kitap
ehlidir (yahudi ve hristyanlardır). Nisa/46 ve Ma-ide/13 ayetine göre, onlar
kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitapları tahrif ederler), kendilerine
öğretilen hükümlerin önemli bir bölümünü de
unuturlar.
Tevrat ve İncil'i bile bile
tahrif eden yahudi ve hristiyanlar, batılı hakka karıştırdıklarından Allah
tarafından kınanmaktadırlar:
(Ve bile bile hakkı
gizliyorsunuz).
Ayetteki hak ile ne
kasdedildiğini anlamak için Bakara/159 ve 174 ayetlerine gidilmesi gerekir.
159. ayete göre hak, Allah'ın indirdiği açık deliller ve Allah'ın apaçık
gösterdiği hidayettir; 174. ayete göre ise Allah'ın kitaptan indirdiği bir
şeydir.
Allah'ın indirdiği açık deliller
ve kitaptan indirdiği bir şey, hem Hz. Pey-gamber'in Tevrat ve İncil'deki
vasıflan, hem de Allah'ın ayetleridir. Âl-i İm-ran/71'de gizlenen hak
kavramından bu anlaşılmalıdır.
Bu ayetten günümüze ışık tutacak
şu sonuçları çıkarabiliriz:
1. Günümüzde ve gelecekte, dinler
arası çatışmaların veya aym dinin mensupları arasındaki ayrılıkların neticesinde
batılı hakka karıştırma, batılı hakka giydirme eylemleri olacaktır. Öyleyse din
alimleri ve görevlileri bunları anlayacak ve engelleyecek tarzda
yetiştirilmelidir. Geçmişte yaşanan bu olgudan günümüze ve geleceğe ışık
tutarak, insanlığın böyle bir felakete bir daha duçar olmaması temin
edilmelidir.
2. Bilerek hakkı gizlemek, hem
Allah'ın dinine, hem de bilgiye hakarettir. Bile bile kötü bir eylemi
gerçekleştirmek, cehalet olduğu için, bilgiye ve insanlığa da zulmetmektir.
İnsanlığın başına gelen felaketlerin arkasında, bilgiyi devre dışı bırakmak
yatmaktadır. Çünkü bile bile kötü bir eyleme müsaade etmek, cehaletin
büyümesini, semirmesini ve dal-budak salmasını sağlamaktan başka bir işe
yaramaz.
Bilerek hakkı gizlemenin,
insanlığa ihanet olduğu gerçeğinden hareket edildiğinde, eğitim faaliyetinin
amacının, hakkı bütün çıplaklığı ile ortaya koymak olduğu anlaşılır. Günümüzde
farklı din mensupları arasındaki duygusal ilişki, hakka batıl elbisesini
giydirip onu gizleyerek insanlığın gönlünü kirletmiş ve kirletmeye de devam
etmektedir. Beyin ve gönül kirlenmesi diyebileceğimiz bu eylem, hem Allah ile
kul, hem de kul ile kul arasındaki ilişkilere zarar
vermektedir.
Yüce Allah bu soruyu sormakla,
insanlığa aydınlık bir gelecek temin etme yolunda ilk hareketi başlatmıştır.
Bilginin aydınlığında ve rehberliğinde batılı haktan uzak tutarak, hakkın
bayrağını insanlığın burcuna dikmenin ne kadar erdemli bir iş olduğunu
vurgulayarak insanlığa bir hedef ve gaye göstermekte ve onun geleceğini garanti
altına almaktadır. İnsanlık erdeme ulaşmak, geleceğini aydınlatmak, gelecek
nesillerin beyin ve gönüllerini kirlenmekten kurtarmak istiyorsa, Yüce Allah'ın
bu sorusuna cevap bulmalıdır.
3. Âl-i İmran/65-66 ayetlerinde
inkar tarzında sorulan sorulardan şu anlaşılıyor: Sosyal olguların üzerine
akılla, bilgiyle gidilmesi gerekir; sosyal olgular hakkında doğru yorumlar
yapmak, doğru çıkarımlarda bulunmak için akılcı yaklaşım şarttır; tartışmalarda
bilgi çok önemlidir.
70. ayetteki sorudan ise
anlaşılan şudur: inkar psikolojisi, bilimin en önemli unsurunu teşkil eden
gözlemi ortadan kaldırır.
Kısacası bu ayetlerde, aklı
kullanmamanın, bilgiye itibar etmemenin ve nihayet gözleme dayanmamanın batılı
hakka karıştırma ve hakkı gizleme eylemine dönüştüğüne ve dönüşeceğine işaret
edilmektedir.