• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/vehbiaksit
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=5321561576
  • https://www.twitter.com/vehbiaksit
  • https://www.instagram.com/vehbiaksit
  • https://www.youtube.com/channel/UC5S_skAvSgjSjx7-XW1KjAw
VEHBİ AKŞİT

Vehbi Akşit Çekmeköy Müftüsü

Kategoriler
Site Haritası
ŞİFÂ-İ ŞERİF DERSLERİ




Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Aile Hayatı

Fransızca Site

İngilizce Öğreniyorum
Kaleiçi Camii sanal tur
Adım Adım Hac
İbrahim Halveti
ibrahim halveti
Vav ve Elif

Ramazan mukabelelerinden gereği kadar faydalanıyor muyuz?

Ramazan mukabelelerinden gereği kadar faydalanıyor muyuz?
M. Hamdi Güner

Allah’a şükür her yıl Ramazan ayında hocalarımız camilerde hatta vakit arası evlerde cemaate, halkımıza mukabele okuyor cemaat ve halkımız da dinliyor hatta kelime kelime takip ediyor.
Tabi ki bu olay sevinilecek övünülecek bir vakıadır. Zira hafızlarımız hıfzını kuvvetlendirmiş halkımızda yüzünden okumayı işletmiş ve hızlandırmış oluyor. Bu arada Avrupa ve Amerika’da deneyle ispatlandığı gibi Kur’an sedası halkımızın (onu severek dinleyenlerin) stresini (bunalımını) dağıtıyor. 
Bu Kur’an-ı Kerim’in mücerret  (sırf) okunuşunun fazilet ve faydasıdır. Ama Kur’an’ı hatmetmekten, mukabele okumaktan maksat sadece bu değildir. Asıl tavsiye edilen Allah, Peygamber ve İslam büyüklerinin gösterdiği hedef bu değildir. Asıl maksat Kur’andaki bilgileri kafalara yeniden zerk etmek suretiyle unuttuklarımız varsa yeniden hatırlamak ve gereğini yapmaktır.
Nitekim Kur’an-ı Kerimin kalbi Yasin suresinin 69 ve 70. ayetlerinde; “O, diri olanları irşat etmek ve kafirler aleyhine sözü (etkili olarak ) gerçekleştirmek için ancak bir hatırlatma ve açıklayıcı bir okunuştur” denilmektedir. Ayrıca Kamer suresinin 17, 22, 32 ve 40. ayetleri de birbirinin aynı olarak “Biz Kur’anı hatırlamak (veya hatırlatmak )için kolaylaştırdık, hatırlamak isteyen hatırlasın” buyruluyor. Demek oluyor ki Kur’andaki emir ve yasakları ve kıssaları ve ibret alınacak astronomik, jeolojik, biyolojik ve tarihi bilgileri kısaca verdik ki unutmuş iseniz hatırlayasınız.
Şu halde Kur’an-ı Kerim’i anlamak veya onu okuduktan sonra anlayacağımız tefsir ve tercümesini okumak veya açıklamasını yapabilene açıklattırmak gerekiyor. Yoksa manasını anlamadan okuyup, dinleyip geçmek gayenim husulüne yetmiyor.
Tirmizi’nin rivayet ettiği bir hadisi şerifte “Kim ki Kur’an-ı Kerim’i okur ve onun manasını anlar, helalini helal, haramını haram kabul ederse Allah onu cennete koyar ve ailesinden cehennemlik olan on kişiye şefaatçi eder” buyrulmaktadır.  Kur’an’ın anlaşılması helal ve haramına riayet edilmesi ise Arapça bilmeye veya onun Türkçe açıklamasını ya da tefsirini okumaya bağlıdır.
İmam-ı Hambel’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise; “Kim ki Kur’an’ı okur ve onun içindeki bilgilerle işlem yaparsa onun anne ve babasına kıyamet gününde taç giydirilir” müjdesi veriliyor. Burada “içindekilerle amel yaparsa” ifadesiyle onu anlamaya veya anlayanın açıklamasını dinlemeye mecbur olduğumuza işaret vardır.
Ramuz-ul Ehadis’te geçen sahih bir hadiste “Kur’an’ı seni kötülüklerden alıkoyacak kadar oku aksi halde okumuş olmazsın onu” ifadesi de bize Kur’an-ı Kerimin açıklanarak okunması gerektiğini gösteriyor. Çünkü okuma ve dinleme sonu okunan yerlerde geçen emir ve yasaklar bilinmediği için riayet edilmesi emniyetle beklenemez. Aynı kitabın lam harfi bahsinde “Kur’an tilavetle ilim de rivayetle olmaz Kur’an hidayetle ilim dirayetle (anlamakla) fayda sağlar” mealindeki hadiste belirtilen hidayet ancak neyi okuduğunu, Allah’ın ayetlerde neyi emredip neyi yasakladığını bilmekle kazanılır.
İbni Mes’ud (R.A.) “Kur’an onunla amel edilmek için nazil olmuştur, okunmak için değil” demiştir. (ihya ter. c.1 s.165)
Gazzali ise “Kur’an okumak ancak ilimle fayda verir” diyor. (ihya ter. c.1 s.91) İlim ise ancak tefsiriyle birlikte okunması veya bir açıklayıcıdan dinlemesi ile mümkündür.
İsmail Hakkı Bursevi’de “Kur’an nasihat için okunmalı (Ruhulbeyan c.9 s.247) ve ayrıca Allah’ın kullarına gönderdiği Kur’an padişahın valisine yazdığı mektuba benzer” diyor (Ruhulbeyan c.1 s.447)
Nasihat almak için Kur’an’ın açıklaması gerektiği gibi gelen mektubun tercüme edilmesi gerekmez mi? Gelen mektubun manasını anlamadan kim rahat edebilir?
Aişe validemiz peygamberimizin ahlakının Kur’an olduğunu ifadeden sonra “Mücerret Kur’an okumak fayda vermez” dediğini de Ruhulbeyan’da açıkça görüyoruz. (c.9 s.447)
İbrahim suresinin son ayetinde Cenab-ı Hakk “Bunlar insanlar için bir tebliğdir bununla irşat edilsin ve ancak onun tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünsün diye (indirilmiş)dir” deniliyor manası anlaşılmayan sözlerle tebliğ olur mu? Onunla irşat yapılır mı? Allah’ın ancak tek ilah olduğu bilinir mi? Akıl sahipleri de manasını anlamadıkları bir sözle bir şey hatırlayabilirler mi?
Bütün bunlar Kur’an’ın ancak tefsiriyle birlikte okumak veya okuma arasında birinin açıklamasıyla olabilir.
Peygamberimiz “Fıkıhsız ibadet, düşünmeden kıraat (okuma) olmaz” (mecalis 107)ve yine “İlim isterseniz Kur’an okuyun; çünkü onda öncekilerin de sonrakilerinde bilgisi vardır” buyurmuştur. (tefcir 123) Kur’an anlamadan veya anlatılmadan düşünmek, geçmiş ve geleceğin bilgisini edinmek mümkün olur mu?
Gazzali İhyasında; “Zikrin efdalı La ilahe illallah, duanın efdali Elhamdülillah” rivayetini verdikten sonra “manaları kalbe yerleştirmedikçe bu kelimelerin yalnız dilde söylenmelerine bu mükafatların verileceğini sanma” diyor.
Bu da gösteriyor ki okuduğumuzu mücmel de olsa ne dediğini gerekse tefsirden gerekse tercümeden okuyarak ya da anlayandan dinleyerek bilmeliyiz ki sevabını tam olarak alabilelim. 
Çok daha fazlası ortaya konulabilecek bunca ayet, hadis, haber ve alim sözü bizlere okuyacağımız mukabelenin özet olarak olsun açıklanması gereğini söylemiş olmuyor mu? Bu açık duruma göre elbette evet. Öyleyse mukabele okunan her yerde okunan her cüzün özeti açıklanmalıdır. Camilerde birkaç kişinin okuduğu mukabelenin Müftü, vaiz veya ehil bir imam tarafından açıklanması pek ala mümkündür. Evlerde tek kişi tarafından okunan mukabelelerde ise Arapça bilmese bile okuyucunun daha önce tercümesini okuyup gelmesi halinde orada geçen emir ve yasakları ibret alınacak kıssaları özetlemesi mümkün olacaktır.
Camilerde mukabelelerin öğle ve ikindi olmak üzere ikiye bölünmesi durumunda cemaati sıkma diye bir şey de mevzu bahis olmaz.
İşte ancak bundan sonra gerçek manada mukabele okuduğumuzu söyleyebiliriz. Bilinen bir vakıadır ki Hırka-i şerifte, topkapı sarayında Osmanlının yıkılmasına kadar kırk hafız tarafından her gün hatim indiriliyordu. Fakat Osmanlıyı yıkılmaktan kurtarmadı. Bu hatimler camilerde açıklanarak okunsaydı Osmanlı yıkılmazdı. Çünkü vaazlar yeterli olmuyor. Ramazanda bütün Kur’ani öğütler duyrulmuş olmuyor. Dalgınlıkla da olsa atlamalar oluyor fakat mukabelenin özetlenmesiyle Kur’anda geçen bütün öğütleri özet halinde de olsa cemaate aktarılmış olacaktır.
Bunun mutlaka yapılması gerekir, mukabeleler ancak bu şekilde gereği kadar değerlendirilmiş olacaktır.


 

Yorumlar - Yorum Yaz
30 Cüz ve Mesajlar
Ses Gazetesi Yazılarım
Hadislerle İslam
Günlük Program
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam74
Toplam Ziyaret3599515

Uymazsan Trafige

Dini Bilgiler
Google Translate
Her Güne Bir Ayet ve Hadis

Siyer Araştırmaları Merkezi



İslam Ansiklopedisi
Hava Durumu
Diyanet Namaz Sitesi
Diyanet PDF
Kuran Elif Bası