Adını Bilmediğim Trabzonlu Laz İçin Bismillahi Allahü Ekber
2010 yılında Allah nasip etti o mukaddes toprakları bir kez daha gördüm.
2010 yılı 3 Kasım’ında yola çıktık Brüksel’den… Hacı adaylarımızın yüzleri aydınlık, gözleri çakmak çakmak idi. Herkeste bir heyecan…
Çünkü yıllardır Döndüm Kâbe’ye, kıblem Kâbe dedikleri mukaddes mekânı bizzat gözleri ile görecekler, etrafında kelebek misali pervane gibi döneceklerdi.
Ne büyük mutluluktu Ya rabbi!
İşte Belçika 5. Kafile Başkanı olarak bu sefer 180 hacı adayına başkanlık edecektim. Bu gruplardan bir tanesi müstakil gruptu. Onlar bizden Mekke’de iken ayrı idiler, sonra Medine’de birleştik…
Şeytan taşlamanın ikinci günü… Kafilemizde hastalar var, yaşlılar var. Yürüyemeyecek durumda olanlar var. Böyle durumda olanlara vekalet verin demiştik. İşte o vekalet verenlerden biri de birinci gruptaki hacılarımızdan Selamettin Bektaş idi. Vekaletini İshak Kösedağ abimize vermişti.
Her ikisi de muhterem insanlar… Şeytan taşlamaya gidince, İshak abimiz önce kendi taşlarını atmış. Sıra Selamettin abinin taşlarını atmaya gelince, etrafına sormuş. Karadenizli Trabzonlu lazın ismi neydi diye… Ama bilen olmamış…
O da kendi aklınca güzel bir çözüm bulmuş….
“ADINI BİLMEDİĞİM TRABZONLU LAZ İÇİN… BİSMİLLAHİ ALLAHÜ EKBER” diyerek atmış taşlarını…
Sonra bana sordu. Hocam böyle böyle yaptım diye…. Olur mu diye… Elbette olur, dedim. Çok güzel tarif etmişsin. Şeytan mutlaka kendisine taş atanı, vekaleten atanı görür diyerek takıldım….
Güzel bir hatıra idi…
Medine’ye geldik. Benim otobüs bir numara… Diğer üç otobüs Hicret garajından çıkmış, otele gelmiş, yerleşmiş… Benim grup hala Hicret garajında bekliyor. Aradan bir yarım saat geçti, bir saate yaklaştı… Sorun ne diyorum. Bitti diyorlar…
İşlem bitince, otobüse binerken, İshak abi ile göz göze geldik.
Ben de espriyi patlattım… Aslında alakası yok...
“İshak abi dedim, bayramın ikinci günü, şeytan taşlarken, adını bilmediğim Trabzonlu laz için diye taş atmışsın… Burada kaydedilmiş… İkinizi de başka otele almışlar, bizden ayırmışlar” dedim. Bir saat bekleyen hacılarımızın yüzlerinde bir tebessüm kahkaha oldu…
Ben de hacdan sonra, bu konuda bir yazı yazacağım demiştim. İşte şimdi bu sözümü yerine getiriyorum.
Selamettin abiye de İshak abiye de buradan selamlar….