• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/vehbiaksit
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=5321561576
  • https://www.twitter.com/vehbiaksit
  • https://www.instagram.com/vehbiaksit
  • https://www.youtube.com/channel/UC5S_skAvSgjSjx7-XW1KjAw
VEHBİ AKŞİT

Vehbi Akşit Çekmeköy Müftüsü

Kategoriler
Site Haritası
ŞİFÂ-İ ŞERİF DERSLERİ




Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Aile Hayatı

Fransızca Site

İngilizce Öğreniyorum
Kaleiçi Camii sanal tur
Adım Adım Hac
İbrahim Halveti
ibrahim halveti
Vav ve Elif

Kuşadalı İbrahim Halveti





Osmanlılar zamânında, Anadolu’da yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden, velî ve tasavvuf büyüklerinden. İsmi, İbrâhim bin Mustafa eş-Şa’bânî el-Halvetî olup,Halvetiyye tarîkatının Şa’bâniyye kolunun büyüklerindendir. Aydın vilâyetinin Kuşadası kasabasına bağlı Çınar köyünde 1774 (H.1188) senesinde doğdu. İlim ve irfân sâhibi sâlih bir zât olan İbrâhim Halvetî, âilesinden çok güzel edeb ve terbiye alarak yetişti. Anadolu’da çeşitli yerlerde ilim tahsîl ettikten sonra İstanbul’a gelerek, Fâtih’te bulunan Feyziyye Medresesine (Şimdiki Millet kütüphânesi’nin bulunduğu yere) yerleşti. BuradaEmîn Efendiden ders alarak ilmini ilerletti. Sonra yine Fâtih’te bulunan Atpazarı Dergâhına geçti. Atpazarı Dergâhında riyâzetler ve mücâhedeler çekerek, tasavvuf yolunda ilerlemeye çalıştı. Buraya geçmesi şöyle olmuştur:

 Kuşadalı, bir gün bir âyet-i kerîmenin tefsîri üzerinde çalışıyor, fakat bir türlü çözemiyordu. Bu müşkil durumdayken, yanına medrese arkadaşlarından olan Mustafa Efendigeldi. Onun bu hâlini gören Mustafa Efendi, ona böyle müşkil meselelerini halletmek husûsunda, o günlerde Fâtih’teki Atpazarı Dergâhında bulunan Beypazarlı Şeyh Ali Efendiyi tavsiye etti ve onu alarak Ali Efendinin yanına götürdü. Ali Efendi, Kuşadalı’nın üzerinde çok durup çözemediği âyet-i kerîmenin, zâhirî ve bâtınî mânâlarını, âlimler tarafından bildirilen çeşit çeşit tefsîrini, ayrı ayrı ve uzun uzun îzâh etti. Bu ilk sohbette Ali Efendiye hayran kalan Kuşadalı, artık o büyük zâttan ayrılmayıp, talebelerinden oldu. O büyük zâtın, feyz ve nûr saçan huzur ve sohbetlerinde bulunarak, kemâle geldi. Ali Efendi, Fındıkzâde semtindeki Kızılelma Caddesinde bulunan Beşikçizâde Dergâhında vazife yapmaktayken, 1818 (H.1234) senesinde vefât etti. Vefât ederken, kendi yerine bakacak zâtın, Kuşadalı İbrâhim Halvetî olduğunu bildirdi. Onu kendi yerine tâyin etti. Kuşadalı, o sırada Mısır’da bulunuyordu. Ali Efendinin Kuşadalı’dan başka, Ahmed Nâzikî, Kâtip MuhammedAzîz İstanbûlî veVeliyyüddîn Hilmi Efendi isimlerinde üç büyük talebesi daha vardı.

Kuşadalı, hocasının vefâtı üzerine İstanbul’a döndü.Daha evvel kendisinin ders alarak yetiştiği Feyziyye Medresesine yerleşti. Orada bir yıla yakın kaldı. Bundan sonra, Aksaray Sineklibakkal’da, Hacı Halîl Efendi isminde bir zâtın, kendisi için yaptırdığı ve Kuşadalı Dergâhı diye anılan dergâha geçerek, orada hizmete devâm etti. Onun buradaki hizmeti o tekkenin bir yangında yandığı 1833 (H.1249) senesine kadar devâm etti. Dergâh yandığı zaman, yakınları, sevenleri yeniden inşâ edelim diye çok ısrar etmelerine rağmen o, tekkelerde eski sâfiyetin kalmadığını, gittikçe değiştiğini, asıl hüviyetinden uzaklaştığını bildirerek, dergâhının yeniden inşâsına müsâade etmedi.Dergâhı yandıktan sonra, Bâyezîd semtinde kirâladığı bir evde bir yıl kadar kalan Kuşadalı, sonra Fâtih’te, Çarşamba Pazarı civârında bir ev satın alarak oraya taşındı. Aksaray’da on üç, Bâyezîd’de bir ve Çarşamba’da dokuz sene olmak üzere, yirmi üç sene müddetle İstanbul’da hizmet edip, birçok talebeye hocalık ettikten sona, 1843 (H.1259) senesi Şevval veya Zilkâde ayında, hacca gitmek üzere İstanbul’dan yola çıktı. Hacdan sonra Medîne-i münevvereye geçerek, orada da bir müddet kaldı. Sonra Şam’agelip yerleşti. Hayâtının sonuna kadar orada kalıp, imkânları dâhilinde hizmete devâm eden Kuşadalı, ilim âşıklarına çok faydalı oldu. Şam Vâlisi Hacı Ali Paşa da talebelerindendi. 1845 (H.1262) senesinde, yanında âile efrâdı ve en büyük talebesi Bosnalı Muhammed Tevfîk Efendi de olarak ikinci defâ hacca gitti. O sene hacdan dönerken o mukaddes topraklarda vefât etti. Vefât senesinin 1847 (H. 1263) – 1848 (H.1264) olduğuda rivâyet edilmiştir.

Kutb-ül-ârifîn, Meşhûd-i ayn-il-yakîn, Gavs-ül-vâsılîn ve Mukâbil-i şems-i a’zam gibi isimlerle tanınmış olan Kuşadalı İbrâhim Halvetî, bilhassa Türk tasavvuf büyükleri içinde husûsî bir yere sâhip, çok yüksek bir velî idi. Ahmed Cevdet Paşa dâhil, o zamânın mühim şahsiyetleri onun sohbetlerine koşarlardı.  Ahmed Cevdet Paşa, eserlerinden birinde şöyle demektedir: “Kuşadalı İbrâhim Efendi, devrinin en derin din âlimiydi. Son derece vakarlı ve heybetliydi. Güler yüzlüydü. En büyük ilmî müşküller onun vesîlesiyle hâlledilirdi. " İlim ve velilikteki yüksekliği ile birlikte, edebiyât ve şiirde de mâhir olan Kuşadalı, Osmanlı Türkçesini fevkalâde güzel bir şekilde konuşurdu. Şiirleri de vardır. Kuşadalı İbrâhim Halvetî hazretlerinin talebelerinden bâzılarının isimleri şöyledir: Bosnalı Muhammed Tevfîk Efendi, Muhammed Ali Fethi er-Rusçukî, Hacı Kayyım Müezzin Efendi, Muhammed Nâşir Efendi, Nâzikî Ahmed Efendi, Muhammed el-Kırîmî, Mustafa Aczî Efendi, Ali Fikrî, Kâdızâde Ömer Halvetî, Kapânî Hacı Hüseyin, Muhammed Necîb, Muhammed Şevkî, Ahmed İzzet, Keçecizâde Hâfız Ali İzzet Efendi, Aydî Muhammed Efendi.

 Kuşadalı İbrâhim Halvetî’nin (rahmetullahi aleyh), talebelerinden ve sevdiklerinden bâzılarına yazdığı mektuplardan başka herhangi bir eseri yoktur.

ANEKDOTLAR

Bir gün Kuşadalı Hazretlerinin sohbeti esnasında dergahta yangın çıkar. Hazret aldırış etmez. Birkaç defa daha gelirler "Dergâh yanıyor efendim!" derler. Pek aldırış etmez. Odaya duman dolunca dinleyenleri dönüp "Artık kalkalım." der. Dergâh yanar kül olurken "Şükür merasimden kurtulduk" buyurur.  Günün birinde şehre bir çok büyük ağırlıkları kaldıran bir adam gelir. Dervişleri Kuşadalı Hazretleri'ne "gidip bakalım mı, izniniz var mı" diye sorarlar. Kuşadalı Hazretleri "Onun o ağırlığı kaldırmasında haz vardır. Bu çok şaşılacak şey değildir. O adam eğer çok kuvvetliyse gelsin benim abdest ibriğimi kaldırsın ve abdest alsın. Maharet budur, nefse muhalefet etmektir." dedi.

 Kaynaklar


1. Sefînet-ül-Evliyâ; c.4, s.71
2. Osmanlı Müellifleri; c.1, s.151
3. İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c.18, s.66


  “ İslam düşüncesinde bir dönüm noktası , KUŞADALI İBRAHİM HALVETİ, Yaşar Nuri Öztürk, Yeni boyut Yayınları, İstanbul 1997 “ kitabını  tavsiye ederiz.

Kaynak: 


Yorumlar - Yorum Yaz
30 Cüz ve Mesajlar
Ses Gazetesi Yazılarım
Hadislerle İslam
Günlük Program
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam61
Toplam Ziyaret3599502

Uymazsan Trafige

Dini Bilgiler
Google Translate
Her Güne Bir Ayet ve Hadis

Siyer Araştırmaları Merkezi



İslam Ansiklopedisi
Hava Durumu
Diyanet Namaz Sitesi
Diyanet PDF
Kuran Elif Bası